İstanbul’da İşe Yürüyerek Gitmek

Üniversite eğitimim için İstanbul’a taşınalı 10 yıl oldu. Son iki yılımı saymazsak hiçbir zaman işten eve (ya da okuldan eve) yürüyerek gidebileceğim bir lokasyon denk getirememiştim. İstanbul’da bu çok normal kabul edildiği için iki yıl öncesine kadar benim de normalim buydu. En son Üsküdar’da yaşayıp Bahçelievler’e araçla işe gidip gelen (en az 50 dk.), Kağıthane’de sanal ofisi olan biriydim.

Bu normal’in elbette mantıklı açıklamaları var. İnsanlar ya İstanbul’un çok uzak noktalarında (Tuzla, Pendik ya da Hadımköy, Bahçelievler vs.) çalışıp, daha merkezi noktalarda yaşamak istiyorlar, ya da tam tersi bir pozisyondalar. İş yeri – okulu çok merkezi noktada olup, kiraların pahalılığı sebebiyle nispeten ucuz lokasyonlarda yaşayanlar var. Her şeye rağmen şunu kabul etmek gerekiyor ki Türkiye’nin kalanına göre İstanbul’un toplu taşıma sistemi oldukça iyi (durumumuz aslında ne içler acısı).

Esas işim üniversitede olsa da, şu sıralar hayli emek verdiğim ve birkaç tel saçımı beyazlatan ajansımın da ofisini üniversiteye on dakikalık bir mesafeye taşıdık (umarım ajanstaki Ataköy ikametli ortağım bu yazıyı okuyup kafasını duvarlara vurmuyordur hehehe). Biri Kadıköy merkezde, diğeri Göztepe semtinde. Şuanda yürüyerek birine 4, diğerine 15 dakikada ulaşabiliyorum ve her ikisine de oldukça keyifli bir rotadan yürüyorum.

Bunun son iki yılda psikolojime ve fizyolojime kayda değer katkıları oldu.

  • Uykuyu çok seven biri olarak, daha çok uyuyabiliyorum. 09.00’da iş yerinde olmam gerekiyorsa 08.50’de bile kalksam hızlıca giyinip çıkıp yetişebiliyorum. İşe geç kalma kabusum bitti.
  • Akbil doldurmuyorum. Bunun şerefine olacak ki herhalde aylık akbil artık çok ucuzladı. Taksiye binmeye ise neredeyse hiç ihtiyacım olmadı.
  • Telefonumun adımsayar özelliği her gün beni tebrik ediyor. Bu henüz kiloma pek yansımadı (2 yıl geçti ama hala yansımadı!)
  • İşten eve çok hızlı varabildiğim için kendime ayıracak zamanım fazlasıyla arttı.
  • Her gün kullanmak zorunda olmadığım için artık araba kullanmaktan daha çok keyif alıyorum.
  • Pek tercih etmesem de öğlenleri eve uğrayıp yemek yiyebiliyor, hatta siesta yapabiliyorum. Bunu neredeyse hiç yapmadım, ama yapabileceğimi bilmek güzel.
  • Yaşadığım semti öğrenciliğimden beri çok seviyorum.

Bu konuda kaygısı olan varsa, eğer şartlar uygunsa kesinlikle öneriyorum. İşinize yakın bir eve taşınabiliyor ve bu sizin bütçenizde büyük bir değişim yaratmıyorsa (toplu taşıma, yakıt vb. masraflarınızı da hesaplayın tabi) muhakkak işe yakın bir evde yaşamanızı öneririm. Bir diğer önemli şart tabi işyerinin merkeziliği ile alakalı. Hadımköy’den iyi bir iş teklifi alırsam orada çalışabilirim ama hiçbir güç beni Hadımköy sakini yapamaz diye düşünüyorum 🙂

İstanbul’da kaç kişi işine/okuluna yürüyüş mesafesinde ikamet edebiliyor, böyle bir anket çalışması yapılmış mı hiç rastlayamadım. Sizleri de şartlarınız müsaitse doğal lideri hissettiğim bu şanslı azınlık grubuna davet etmeyi bir borç bilirim! Bol yürüyüşlü günler!


Yorumlar

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: