Bir mucize olsa da keşke evden çalışmak normal bir şey haline gelse!
Bunu dediğim çok olmuştu. Mucize değil felaket oldu ancak sonunda ben amacıma ulaştım. Yeni normal bizleri evden çalışmaya, uzaktan iş birliği yapmaya zorluyor. Kamuoyu yoklamalarımda ise hala buna direnen kişilerin olduğunu görüyorum. Nadiren de olsa birlikte iş yaptığım kişilerde de bunu hala ne yazık ki görmekteyim.
Öncelikle salgının tehlikeleri geçip geçmediği bir kenara, şunun kabul edilmesi gerekiyor insanlar artık birbirleriyle çok yakın olmayacak, birbirleriyle aynı mekanda çalışmayacak, çünkü zaten buna gerek olmayacak kadar ileri bir teknolojimiz var! Bu süreçte şu keşfedildi ki, insanlar ofislerde zaten ÇA-LIŞ-MI-YOR! Bu benim pandemiden önce de dürüstçe itiraf ettiğim, çevremdekilere anlattığım bir şeydi. 20 dakikadan uzun konsantrasyon gerektiren hiçbir işi ofis ortamında yapamıyorum. Telefonu çalanlar, öksürüp tıksıranlar, bitmek bilmeyen espri ve goygoylar, ne yiyeceğiz derdi, bunlar beni gerçekten çok bölen şeyler. Derin bir sessizlik içinde ekranımla ya da defterimle baş başa kalmadan hiçbir işi yapamıyorum. Bu da benim email, bürokrasi, hızlı angaryalar gibi şeyleri ofiste; gerçek işleri akşam evde yapmaya itiyordu.
Yeni normale uyum sağlayamayanların bir an evvel bunlara uyum sağlamak için kendilerini güncellemelerini öneririm. Unutulmamalı ki evrim, adapte olabilenlerin hayatta kaldığı bir mekanizma. Hayatınızın çoğunluğunu iş kaplıyorsa, bir anda sudan çıkmış balığa dönmeniz normal, ama dört beş ay geçmiş olmasına rağmen hala sızlanıyorsanız biraz düşünmeniz gerekiyor. Kendi adıma ayak direyenleri anlasam da, onları teşvik etmeye çalışıyor, buluşma taleplerini reddedip online’da ısrarcı oluyorum.
İşleri online yapmamayı istemek her şeyden önce rasyonel değil. Örnek olarak, bir iş yapmamız ya da bir iş hakkında konuşmamız gerekiyor ve bunu online ortamda yapmamız mümkün ise, bir tarafın bunu yüzyüze yapmak istemesinin hiçbir anlamı yok, çünkü bunu çok daha hızlı ve çok çabuk organize edip uygulayabiliyoruz. Bana bir şey mi göstereceksin, ekranını paylaş!
Covid elbet bir gün geçecek, ancak kazandırdığı alışkanlıklardan iyi ve sürdürülebilir olanları korumalıyız.
- Artık sosyalleşmek daha zor olacak. Sosyal hayatınızda da buna uyum sağlamalıyız. Belki de bunu başarmak için kendimizi zorlayacak ve yepyeni hobiler edinebileceğiz.
- Kendimizle daha baş başa bir hayat sahibi olacağız. Bu bizim gibi individüalizmin yerlerde olduğu bir toplum için büyük bir kazanım olacak.
- Evlerimizde daha çok vakit geçirdiğimiz için hala göçebe hayatın etkisi altındaki mimari anlayışımızı sorgulayacağız. Bu elli beş metrekare ev bu kadar eder mi, Bodrum’a taşınsam mı muhabbetlerimiz eksik olmayacak. Belki şu lanet apartman kültürünün azalarak bitmesine ve yatay mimarinin yaygınlaşmasına vesile olur!
- Kendimize daha çok vakit ayırabileceğiz ve daha uzun uyku çekebileceğiz. Hell yeah!
- Giyim kuşama daha az para harcayacağız. – Beymen akıllı ol!
- Ev dekorasyonuna daha çok para harcayacağız. – İkea wins.
- Trafikle derdimiz pek olmayacak.
Elbette yukarıda yazdıklarıma itiraz edebilirsiniz. Kendime nasıl daha çok vakit ayırayım, yedi yrmi dört çalışır hale geldik diyebilirsiniz. E her radikal değişim biraz sancılı olur zaten. Zamanla bunun normları oturacak.
Şimdi Multiligo’da bunu nasıl uyguluyoruz, gelin kısaca inceleyelim:
Toplantılar: Müşterilerle olan toplantılar için Google Meet kullanıyoruz ve suyunun çıkmaması için de dikkat ediyoruz. Ayrıca bütün ekip her pazartesi yine Meet ile bir araya gelip bir saat laflıyor, eksiklerin üzerinden geçiyoruz.
Telefon: Bulutfon kullanıyoruz. Gerçek bir telefona ihtiyacımız yok. Pandemiden önce de böyleydi. Telefon önce birine, o açmazsa öbürüne, o açmazsa öbürüne aktarılıyor. Kimse mi açmadı? O zaman sevgili Zapier’imiz devreye girip bize haber veriyor.
Evraklar: E-fatura & e-arşiv. Üç beş yaprak sözleşme dışında hiçbir evrağımız yok. Onları bile saklamıyoruz, muhasebeciye yolluyoruz onda duruyor.
Ofis: Gerek yok! Bize her yer ofis artık. Antalya’dan da evden de çalışabiliyoruz. ÇALIŞIYORUZ. Ekibin performansı genel olarak artmış durumda. Hala cüz kirasını ödediğimiz bir ofis var ama en kısa sürede oradaki mobilyayı da satıp boşaltacağız. Bir sanal ofiste yasal adres bize gayet yeterli. Düşünüldüğünde ne kadar çok gereksiz ofis var! Çağrı merkezlerini düşünün mesala, koca koca binalar. Yahu görüşme kayıtlı, kaç telefon açtığı kayıtlı, dibine kadar ölçümlenebilir bir iş. Yazık günah sizin o ofislere verdiğiniz paraya, ne gerek var?
Ben bunları yazarken ekipten biri Kaz Dağları’nda kampta, biri annesini ziyarette, diğer ikisi evinde! İşler her zamanki gibi yürüyor.
Son tahlilde yeni çağa uyum sağlamayanlardan yana olmayın, sağlayanlara yetişin. Tekel bayilerinin bile dijitalleşebildiği bir dünyada, acaba dinazorluk mu yapıyorum diye kendinize zaman zaman sormanızda yarar var. Artık sabah 9da ofise gidip çay ve gazetenizin geldiği patronluk anlayışı da bitti, ama iyi haber sekreter maaşı ödemiyorsunuz!
Bir Cevap Yazın